Bloguma epeydir ara vermişim. Oysa ne çok yer birikti. Yazılacak ne çok şey var.
Ama hala gidilecek yerler bitmiş değil.
Her yer, her şehir yepyeni bir deneyim, yepyeni bir macera.
Aslında uzun süredir bir Gürcistan ve Uzungöl yazım var rafta beklettiğim. Neyse Karadeniz'i biraz daha bekleteyim. Henüz tazeyken yakınlarda ziyaret ettiğim şirin yerleşim yeri Tirilye'yi kaleme almak istiyorum.
Tirilye, Bursa'ya bağlı çok sevimli bir belde. Tirilye diyorum ancak 1936'te 'Zeytinbağı' adını almış bu sevimli belde. 2011'de yeniden eski adı Tirilye'ye dönmüş olsa da hala tabelalarda Zeytinbağı'nı görebilirsiniz, şaşırmayın.
Ulaşımı da oldukça kolay. Biraz aktarma yapmak gerekiyor, birkaç kez de sormak o kadar. Mudanya halkı pek içten ve samimi kime sorsanız yardımcı oluyor sağolsunlar. Biz Kadıköy'den atladık deniz otobüsüne, Güzelyalı'da indik. Ardından 10 dk'lık bir minibüs yolculuğuyla Mudanya'ya, Mudanya'dan da başka bir minibüsle yarım saate yakın bir sürede Tirilye'ye vardık. Aslında direkt Güzelyalı'dan giden araçlar da varmış, dönüş yolunda öğrendik.

Eski bir yerleşme Tiriyle. Zamanında Rumlar'ın yaşadığı bir balıkçı kasabası. Aynı zamanda zeytinleri pek meşhur. Biz de gelirken biberli yeşil zeytinlerinden aldık, afiyetle yiyoruz kahvaltılarımızda.
Tirilye zamanında bir Rum yerleşmesiyken Osmanlı egemenliğine geçmiş. İki kültürün izlerini de görmek mümkün.
Eski adıyla Aya Todori Kilisesi, şimdiki ismiyle Fatih Cami ve Taş Mektep görülmesi gereken tarihi yapılar.

80'lerden bu yana öylece duruyormuş bu yapı. Bakımsız, terk edilmiş... Herhangi bir faaliyet yok ne yazık ki.
Bir de Yavuz Selim döneminden kalma 'Avlulu Hamam' var tabi. İhtişamlı ve hoş bir yapı olarak zamana meydan okuyor.
Asmalı Kahve'yi pek sevdim. Tepede tüm manzarayı gören sakin bir mekan. Bizim gittiğimiz gün baya rüzgar vardı. Asmalı Kahve'nin sıcacık çayları içimizi ısıttı adeta. Hemen girişinde de zeytin, tarhana gibi kendi mahsüllerini satan yerliler var. Marketlere uğramak yerine onlardan alışveriş yaptık, pek de memnun kaldık. Dilediğin kadar zeytin tadabiliyorsun =)

Açıkçası Tirilye'ye gittiğimde hayal kırıklığına uğradım. Gitmeden önce ufak çaplı bir araştırma yapmıştım. Görülecek yerlere ve tarihine dair. Bu kadar bakımsız ve tarihini kaybetmeye yüz tutmuş bir yerleşmeyle karşılaşacağımı ummamıştım.
Eski Rum ve Osmanlı evleri hala var. Ama yeni binalar birkaç katlı apartmanlar aralara serpiştirilmiş ve bu güzel tarihi doku zedelenmiş. Etraf kirli ve bakımsız. Daha önce Cumalıkızık'ı ziyaret etmiştim mesela. Orada da tarihi dokunun yer yer tahribi mümkün tabi ama Tirilye'ye kıyasla baya iyi durumda. Tirilye sokaklarında arnavut kaldırımlarında ilerlerken, tam tarihin o gizemli yollarında kaybolmuşken karşınıza yeni bir yapı ya da öylece park edilmiş bir araba çıkabiliyor. Sonra hop çıkıveriyorsunuz onca duygunun içinden bir anda.
Yine de geçen zamana inat, tüm bu tahribata rağmen hayatta kalmayı sürdürüyor Tirilye. Arnavut kaldırımlı sokakları, eski Rum ve Osmanlı evleri, tarihi yapılar ve köşe başlarındaki zeytincileriyle sevimli bir kompozisyon oluşturuyor.
Yine gider miyim bilmem ama gidersem daha güneşli bir günde gideceğim kesin. =)